George Orwell’in Hayvan Çiftliği romanının incelemesini buradan dinleyebilirsiniz.
İçerik Özeti
Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ve Hayvan Çiftliği gibi önemli eserleriyle tanınan İngiliz yazar George Orwell’in yaşam öyküsüne göz attıktan sonra Hayvan Çiftliği isimli eserini inceleyeceğiz.
Kitap Hakkında Bilgiler
Çevirmen: Celal Üster
Kapak: Utku Lomlu
Orijinal Adı: Animall Farm
ISBN: 9789750719387
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 152
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 12.5 x 19.5 cm
George Orwell Kimdir?
George Orwell 1903 yılında Hindistan’da doğdu. Asıl ismi Eric Arthur Blair olan Orwell’in babası Hindistan’da görevli bir İngiliz, annesi ise Fransızdı. Aristokratların çoğunlukta olduğu bir ortamda büyüyen Orwell eğitimini sadece soyluların gidebildiği Eton College‘da tamamladı.
Üniversiteye gitmek yerine Hindistan’da İmparatorluk Polis Teşkilatına giren Orwell 1922-27 yılları arasında polislik yaptı ancak İmparatorluk yönetiminin iç yüzünü gördükten sonra istifa etti. 1930’larda gazete muhabiri olarak izlemeye başladığı İspanya İç Savaşı’nda Cumhuriyetçi milislere katıldı teğmen rütbesine kadar yükseldi ve hatta bir keskin nişancı tarafından vurularak ölümden döndü.
Bu savaşta yaşadıkları ona Katalonya’ya Selam eserini yazdırdı. 1943’te Tribune gazetesinde edebiyat sayfasını yönetmeye başlayan Orwell’in anlatılar yazmaya başlamasında en sevdiği yazar Jack London’ın da büyük etkisi oldu.
Asıl ününü ise 1945 yılında yayımladığı Hayvan Çiftliği ile yakaladı. Bundan dört yıl sonra yayımlanan 1984 romanı da cesur, prestijli, politik ve başarılı bir roman olarak değerlendirildi ve büyük sükse yaptı. Aradan geçen yıllar romanların değerini artırdı ve klasik haline getirdi.
Belki birçok klasik yapıt daha üretecekti ancak 21 Ocak 1950’de henüz 46 yaşında akciğerinde bir damarın patlaması nedeniyle Londra’da yaşamını kaybetti. Savaşlarla ve politik kırılmalarla dolu kısa yaşamına on kitap ve sayısız makale sığdırdı. Bu yapıtlarından en dikkat çekici olanları ise şüphesiz 1984 ve Hayvan Çiftliği’ydi.
Hayvan Çiftliği Özeti
Hayvan Çiftliği, İngliltere’de bulunan ve sahibinin Bay Jones olduğu beylik bir çiftlikte geçiyor. Hayvan Çiftliği özeti ise şöyle: Bir gün Koca Reis olarak bilinen domuzlardan biri gece gördüğü rüyayı anlatmak için tüm çiftlik sakinlerini akşam toplantısına çağırır. Herkes elini eteğini ortalıktan çektikten sonra tüm hayvanlar bir araya gelir. Bluebell, Jessie ve Pincher isimli üç köpek, Boxer, Clover ve Mollie isimli üç at, keçi Muriel ve Benjamin isimli eşek, koyunlar, tavuklar ve domuzlar ahırda buluşurlar.
Koca Reis konuşmasında insanların onların emeklerini çaldığından ve tek düşmanlarının insanlar olduğundan söz eder. Hayvanların yapması gereken şeyin sahiplerine karşı ayaklanmaları olduğunu söyler. Ancak Koca Reis, üç gece sonra uykusunda ölür. Başa diğer domuzlardan Snowball, Napolyon ve Squealer geçer. Bu üçlü, Koca Reis’in öğretilerini Animalizm kavramı altında toplarlar.
Bir haziran günü Bay Jones sarhoş olup çiftliğin yolunu unutur. Geldiğinde de doğrudan uyur. Zaten politik olarak çalkantılı bir dönem geçiren çiftlikteki hayvanlar açlıklarına dayanamayınca ambarın kapısını kırar ve karınlarını doyurur. Ellerinde kırbaçlarla gelen Jones ve hayvanları kırbaçlamaya başlayınca da bu bardağı taşıran son damla olur.
Önceden sadece adı geçen ve daha planlanmamış olan ayaklanma bir anda gerçekleşir. İnsanlara karşı ayaklanan hayvanlar, çiftliği ele geçirmiş olur.
Bu sırada çöpler arasında bulduğu çocuk kitabından okuma yazma öğrenen Napolyon ve Snowball çiftliğin adını Hayvan Çiftliği olarak değiştirir. Animalizm’in temel ilkelerini de yedi emirde toplar ve duvara yazarlar:
-
İki ayak üstünde yürüyen herkes düşman bilinecek.
-
Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkes dost bilinecek.
-
Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
-
Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
-
Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
-
Hiçbir hayvan öldürülmeyecek.
-
Bütün hayvanlar eşittir.
Ayaklanma başarı ile sonuçlanmıştır ancak iş bununla bitmemektedir. Çiftlikteki işlerin de devam etmesi gerekir.
Tüm hayvanlar çalışırken domuzlar çalışmaz, diğerlerini yönetir ve denetler. Domuzlar arasında da iki isim iktidar mücadelesi vermektedir. Snowball ve Napolyon. Asla anlaşamayan bu ikili sürekli birbirleriyle zıtlaşır, birinin ak dediğine öteki sürekli kara der. Günler ilerlemiştir. Ekim başlarında Jones ve adamları çiftliği geri almak için bir baskın düzenler ancak hayvanlara yine mağlup olurlar. Bu mücadeleye Ağıl Savaşı adı verilir.
Savaştan sonra Snowball ve Napolyon arasındaki çatışma kaldığı yerden devam eder. Snowball’ın aklında yel değirmeni yapma projesi vardır. Tüm çiftliğe elektrik sağlaması planlanan proje sayesinde hayvanların daha az çalışmak zorunda kalacağını vaat eder. Ancak her zamanki gibi Napolyon ona karşı çıkmayı sürdürür.
Bir gün yine ikili vaatlerini sıralarken Napolyon’un yetiştirdiği köpek sürüsü Snowball’a saldırır ve bu Snowball’un Hayvan Çiftliği’nden kaçmasına neden olur. Napolyon rakibine darbe yaparak yönetimi eline geçirmiştir. Böylece Yel Değirmeni projesi de rafa kalkar. Ta ki Napolyon bu projeyi de kendine mal edene kadar…
Projenin tamamlanması için çiftliğe dışarıdan malzemeler gerekir. Bunun için Bay Whymper adında bir avukat Hayvan Çiftliği’nin dış dünya ile aracısı olur. Tüm hayvanlar inşaat için var güçleriyle çalışırlar. İnşaatı yarıya kadar getirseler de o kış çıkan bir fırtına tüm emeklerinin boşa gitmesine neden olur. Napolyon ise bu olaydan Snowball’ı sorumlu tutar.
İnşaata tekrar başlarlar. Napolyon çiftlikte yaşanan tüm kötü olayların sorumlusu ya da günah keçisi olarak Snowball’ı işaret etmektedir, kendisine karşı çıkan tüm hayvanları köpeklerine boğazlatarak Yedi Emir’i ihmal etmeye de devam eder. Bu sırada insanlar bir kez daha çiftliğe saldırıp onca emek verdikleri değirmenin duvarlarını tuzla buz ederler. Ancak bu savaşı yine de kazanamazlar. Bu savaşa Yel Değirmeni Savaşı adı verilir.
Yıllar geçer. Mevsimler değişir, hayvanlar birer birer ölür. Sonunda yel değirmeni tamamlanmış hatta bir ikincisi inşa edilmeye başlamıştır. Ancak ne hikmetse domuzların yaşam kalitesi artarken diğer hayvanlarınki azalmaktadır. Domuzlar ellerinde kırbaçlarla ve aynı insanlar gibi iki ayak üstünde durarak diğer hayvanları idare etmeye başlamışlardır.
Hayvan Çiftliği Konusu
Hayvan Çiftliği kitabının ana karakterleri hayvanlardır. Çiftlikte yaşamakta olan hayvanlar bir gün sahipleri Bay Jones’a isyan edip yönetimi ele geçirirler. Kitap boyunca bu ayaklanma ve sonrasındaki süreçlere tanık oluruz. Eşitlikçi bir yaşam sürmek isteyen hayvanları asıl yönetenler ise domuzlar olur. Domuzlar önderliğinde yeni bir yaşama başlayan, umutları olan çiftlik sakinleri aslında sadece bir sahip değiştirmiş olurlar. Bay Jones ya da insan diktatörlüğü altından domuzların diktatörlüğüne…
Romanın Stalin’e olan tarihsel gönderimini bir tarafa bırakalım. Yapıt boyunca tüm geri kalmış medeniyetlerin yaşadıklarının bir yansımasına tanık oluruz.
Hayvan Çiftliği Alıntıları
Hayvanlar çiftliğinin en akılda kalıcı ve bilindik alıntısı aşağıdaki gibidir.
“Bütün Hayvanlar Eşittir Ama Bazı Hayvanlar Öbürlerinden Daha Eşittir.”
Bu alıntı, romanı yoğun biçimde özetleyip tek bir tümceye indiren güçlü bir mesaj vermektedir.
“Dört ayak iyi, iki ayak daha iyi.”
Metnin tonu Orwell’ın sloganlar üretmesini sağlayacak kadar yüksektir. Ancak bir yazar olarak Orwell’ın olayları anlatış biçimi ve duygulara yaslanışı da hayli niteliklidir.
“Tepeden aşağılara bakarken, Clover’ın gözleri yaşardı. Düşüncelerini dile getirebilse, yıllar önce insan soyunu alaşağı etmek üzere yola çıktıklarında, hedeflerinin asla bu olmadığını söyleyecekti. Koca Reis’in ilk ayaklanma çağrısını yaptığı o gece düşledikleri, bu şiddet ve kıyım olabilir miydi? Kendisinin gözünde canlandırdığı gelecekte, hayvanların açlık ve kırbaçtan kurtuldukları, herkesin eşit olduğu, herkesin kendi gücüne göre çalıştığı ve Koca Reis’in konuştuğu gece yolunu şaşırmış ördek yavrularına kucak açtığı gibi güçlülerin zayıfları koruduğu bir toplum vardı. Oysa nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini açıklamaya cesaret edemediği, her yerde azgın, yabanıl köpeklerin hırlayarak kol gezdiği, yoldaşlarının korkunç suçlarını itiraf ettirildikten sonra paramparça edilişini seyretmek zorunda kaldıkları bir toplum ortaya çıkmıştı ortaya…”
“Bu ayaklanma ne zaman gerçekleşir bilmem, bir haftaya da olabilir, yüz yıla kadar da ama şu ayaklarımın altındaki samanı gördüğüm gibi görüyorum: Hak er geç yerini bulacaktır.”
Hayvan Çiftliği Romanının Genel Değerlendirmesi
Kitabın asıl vurgusu konusu üzerinde olsa da dil ve anlatımında yazınsal açıdan bir hatayla karşılaşmak zordur. Zaten konunun bu kadar ön plana çıkmasını sağlayan şey de Orwell’ın bu anlatıyı ele alırken kullanmayı seçtiği dildir.
Çürümüş, yozlaşmış bir düzen içerisinde bir kesimin hayatlarını sıkıntısız emeksiz şekilde başkalarını ezerek, onların emeklerinden yararlanarak geçirmesinin öyküsünü anlatır Orwell.
Kitabın yazıldığı 1945 yılından bu güne dünyanın belki bir adım ileri gittiğini söyleyebiliriz ancak bir çok şeyin ufacık bir değişim bile göstermediğini görmek de olanaklıdır.
Kendimizi bir anda kitaptaki Clover gibi hissetmemek ve sürekli “Bize ne oldu yahu?” sorusunu sormamak için bu kitabı tekrar tekrar okumalı, iyi anlamalı kendi dünyamızı ve yaşamımızı da buna göre yapılandırmalıyız.
George Orwell Kitapları
46 yaşında yaşama veda eden yazar geride on kitap ve sayısız makale bırakmıştır. Ölümünden sonra bazı makaleleri derlenmiş onlar da kitap haline getirilmiştir. Neredeyse tüm yazdıkları Türkçe’ye çevrilen George Orwell’ın yapıtlarını aşağıda bulabilirsiniz.
- Paris ve Londra’da Beş Parasız
- Burma Günleri
- Papazın Kızı
- Zambak Solmasın veya Aspidistra
- Wigan İskelesi Yolu
- Katalonya’ya Selam
- Daralma veya Boğulmamak İçin
- Hayvan Çiftliği
- Neden Yazıyorum
- Bin Dokuz Yüz Seksen Dört
- Faşizm Kehanetleri
- Kitaplar ve Sigaralar
Not
Bu arada bir dönem Hayvan Çiftliği Devlet Tiyatroları’nda da gösterimdeydi. Domuz rolündeki oyuncular domuz gibi görünmek için tüm oyunu parmak uçlarında oynuyorlardı. Muhteşem bir uyarlamaydı. Aşağıda tanıtımını görebilirsiniz.
Kaynaklar
https://kitapyorumlar.com/?s=jack+london
https://tr.wikipedia.org/wiki/George_Orwell
Hayvan Çiftliği İncelemesi
Kısaca Görüşüm
Daha çok Stalin’e gönderimleri ve politik taraflarıyla anılıyor ama yazınsal olarak da asla eskimeyecek en güçlü sistem eleştirilerinden biri.