Ölmeye Yatmak İncelemesi – Adalet Ağaoğlu

Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanının incelemesini buradan dinleyebilirsiniz.

İçerik Özeti

Türkiye’deki eğitim ve aydın sorunlarına, ahlaki yozlaşma ve sınıf çatışmalarına, yakın dönemdeki batılılaşma sorunlarına ve özellikle kadınların Türk toplumu içindeki çağdaşlaşma sürecine değinen Adalet Ağaoğlu’nun kim olduğuna kısaca baktıktan sonra Ölmeye Yatmak adlı eserini inceleyeceğiz.  Ölmeye Yatmak özetlendikten sonra Ölmeye Yatmak konusuna da yer verilecektir.

Kitap Hakkında Bilgiler

ISBN: 9789754588637
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 368
Cilt Tipi: Ciltli
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 19.5 cm

Başlayalım. Yanıtlayacağımız ilk soru: Adalet Ağaoğlu Kimdir?

Adalet Ağaoğlu Kimdir?

Adalet Ağaoğlu, 23 Ekim 1929’da Ankara’da dünyaya gelmiştir. Aslında doğduğunda ona Fatma İnayet adı verilmiştir. Daha sonra babası mahkeme kararıyla kimlikteki bu adı da Adalet olarak değiştirmiştir.

Adalet Ağaoğlu odasında çalışırken

Adalet Ağaoğlu odasında çalışırken

Kız çocuklarının ilkokula gönderilmesi üzerine 1933’te çıkarılan yasayla Adalet Ağaoğlu 5 yaşındayken 7 yaşında gösterilip okula yazdırılmıştır. Kendisi de Türk edebiyatının başarılı ve tanınan bir yazarı olarak yıllar sonra söylediği “O yasa olmasaydı, ben yazar olamazdım.” cümlesiyle kız çocuklarının eğitilmesinin bu ülke için ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermiştir. Adalet Ağaoğlu, Ankara Kız Lisesini de başarıyla tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanmıştır.

İlk olarak 1946 yılında Ulus Gazetesi’nde oyunları yayımlanmaya başlamıştır. Yine üniversite öğrenciliği boyunca 1948-1950 yılları arasında Kaynak Dergisi’nde şiirleri yayımlanmıştır. Daha sonra 1951-1970 yılları arasında TRT’de birçok farklı görevde çalışmıştır. İlk radyo oyunu olan Aşk Şarkısı adlı oyununu da bu yıllarda yazmıştır.

1953’te Paris’e giden Adalet Ağaoğlu bu yolculuğunun öncesinde ve sonrasında birçok tiyatro eseri kaleme almıştır. 1954’te bir mühendis olan Halim Ağaoğlu ile evlenmiştir. İkisinin de ortak kararıyla çocuk yapmamışlardır ve Adalet-Halim Ağaoğlu çifti uzun yıllar çok mutlu bir evlilik yaşamışlardır.

Milliyet Gazetesi'nin röportajı için çekilen bir fotoğraf.

Milliyet Gazetesi’nin röportajı için çekilen bir fotoğraf.

Çatıdaki Çatlak adlı tiyatro oyununun sahnelenmesi yasaklanınca Adalet Ağaoğlu da roman yazmaya karar vermiştir. Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi ve Hayır ilk roman üçlemesi olmuştur. Eserlerindeki kahramanların bilinç akışlarını aktardığı romanlarıyla özellikle “intihar yazarı” olarak tanınmıştır. Zengin ve başarılı bir edebiyat hayatından sonra geçtiğimiz aylarda, 14 Temmuz 2020 tarihinde çoklu organ yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetmiştir.

Adalet Ağaoğlu Kitapları

Üretken bir yazar olan Adalet Ağaoğlu’nun birçok kitabı var.

Tiyatro ve Radyo Oyunları

  • Bir Piyes Yazalım
  • Yaşamak
  • Evcilik Oyunu
  • Tombala
  • Çatıdaki Çatlak
  • Sınırlarda
  • Üç Oyun: Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar
  • Kendini Yazan Şarkı
  • Çok Uzak – Fazla Yakın
  • Duvar Öyküsü – Çocuklar ve Büyükler için Müzikli Danslı Oyun
  • Fikrimin İnce Gülü
  • Çağımızın Tellalı

Romanları

  • Ölmeye Yatmak
  • Fikrimin İnce Gülü
  • Bir Düğün Gecesi
  • Yaz Sonu
  • Üç Beş Kişi
  • Hayır…
  • Ruh Üşümesi
  • Romantik Bir Viyana Yazı
  • Dert Dinleme Uzmanı

Öyküleri

  • Yüksek Gerilim
  • Sessizliğin İlk Sesi
  • Hadi Gidelim
  • Hayatı Savunma Biçimleri

Denemeleri

  • Geçerken
  • Karşılaşmalar
  • Başka Karşılaşmalar
  • Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar
  • Yeni Karşılaşmalar

Ölmeye Yatmak Özeti

Romanda kullanılan anlatım tekniği nedeniyle roman boyunca zamansal bir düzen takip edilmediği için Ölmeye Yatmak özetini tam anlamıyla zaman sıralı bir biçimde sunmak olanaklı değil. Roman içerisinde bölüm bölüm anlatıcı kişiler değişmektedir. Hatta bir bölümdeki anlatıcı eserin baş kahramanı olan Aysel’in şimdiki haliyken bir başka bölümde anlatıcı Aysel’in çocukluğu olmaktadır. Ancak genel hatlarıyla: Aysel adlı kahraman üniversitede profesördür ve eser Aysel’in intihar etmek üzere bir otel odasına gitmesiyle başlar.

Ölmeye Yatmak Romanının Kapak Tasarımı

Ölmeye Yatmak Romanının Kapak Tasarımı

Ölmeye Yatmak özetine bakmaya devam edecek olursak geçmişte Aysel’in doğduğu küçük kasabada Atatürkçü ve idealist bir sınıf öğretmeni olan Dündar Öğretmenin yetiştirdiği Aysel, Aydın, Ali ve Ertürk olmak üzere kasabanın dışına çıkıp farklı hayatlara sürüklenen dört öğrencinin ve bu öğrenciler dışında da kasabadan çıkamamış diğer öğrencilerin hayat yolculuklarının anlatıldığını görürüz. Hepsinin kendi duyguları, mektup veya günlük şeklinde kendi dillerinden aktarılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki dini gelenek göreneklerle modernleşme çatışmasının kız ve erkek öğrenciler üzerindeki etkisi, ekonomik durumun toplumsal yapıya yansıması, cinsiyet eşitsizliği, bilimsel ve toplumsal yozlaşma gibi çokça sorun bu karakterlerin küçüklüklerinden büyüklüklerine kadar yaşadıklarıyla somutlanmıştır.

Ölmeye Yatmak Konusu

Kitabın ana kahramanı olan Aysel üzerinden bir kadının kendi kendisiyle yaptığı iç hesaplaşmanın kendi ağzından olduğu gibi aktarılması Türk edebiyatında roman türü için hem anlatım tekniği hem anlatım biçimi hem de konu bakımından çok önemlidir. Bilinç akışı dediğimiz teknik romanın tamamına yayılmış durumdadır. Ölmeye Yatmak konusu itibariyle bir kadının yaşadığı tüm ruh halleridir. Adalet Ağaoğlu, Aysel ile Cumhuriyet döneminden bu yana yaşamış bir kadının hayatındaki tüm basamaklarla hem ülkenin siyasi ve toplumsal olaylarına hem de bir kadının psikolojik sorunlarına değinmiştir.

1938 yılında Ankara’nın küçük bir kasabasındaki ilkokulda yapılan okul müsameresinde çocukların erkekli kızlı dans ettirilmesi aileler tarafından tepki toplar. Bu detayla başlayan kitabın devamındaysa köydeki kız çocuklarının neredeyse hepsi ve erkeklerin de çoğu orta okula gönderilmez. Kızların evlenmesi ve ev işi yapması, erkeklerin tarlada çalışması ya da çalışıp eve para getirmesi gerekmektedir. Okula gidebilen ve sonra da lise eğitimi için Ankara’ya gelen dört öğrenci Aysel, Aydın, Ali ve Ertürk’tür. Her birinin birbirinden farklı hikayeleri vardır ve içlerindeki tek kadın Aysel’dir.

Aysel’in ailesi, Aysel için kasabadaki düzenini, evini bırakıp Ankara’ya taşınır. Aysel kasabadaki öğretmeninin öğrettiği gibi vatanına milletine hayırlı, modern ve idealist bir cumhuriyet kadını olma hayali içerisinde önüne çıkan tüm engelleri aşmaya hazırdır. Bu engeller babasının, çevresindekilerin Aysel hakkında konuşmasına dayanamayıp onu okuldan almak istemesi, abisinin sağcı gruplarda yer alıp Aysel’in hareketlerin kısıtlaması, maddi imkansızlıklar ve hayatın her alanındaki kadın-erkek eşitsizliği gibi engellerdir.

Adalet Ağaoğlu'na ait bir fotoğraf.

Adalet Ağaoğlu’na ait bir fotoğraf.

Adalet Ağaoğlu, romanına kahraman olarak seçtiği kişilerle Türkiye’nin 1930 sonrası durumunu her bölge ve sınıftan insanın perspektifinden anlatabilmiştir. Örneğin Aydın’ın babası kaymakamdır ve bu yüzden okulda her zaman öğretmenleri tarafından diğerlerinden üstün tutulmuştur. Fakat sınıfta her zaman Aydın’dan daha akıllı çocuklar vardır. Üstelik Aydın, Aysel’i aşağı görmekle birlikte onu seviyordur.

Fakat Ağaoğlu, Aysel’in Paris macerasında edindiği Fransız erkek arkadaş kahramanın Aysel’e önyargısız, samimi, içten, arkadaşça davranması ve cinsiyet algısını tamamen bir kenara bırakıp sohbet edebilmesiyle bizlere, Türkiye’deki Aydın gibi kendini üstün görüp de Aysel gibi çalışkan ve akıllı kızların sırf onlarla eğlenmediği için dini gelenek-görenekleri aşamayan geri kafalı ve cahil kızlar olarak nitelendirilmesini çok doğru ve gerçekçi hikayelerle aktarmıştır. Durum Türkiye’de gerçekten de böyledir. Bir tarafta da Ali ve Ertürk gibi okumak, sanatçı olmak, asker olmak ve benzeri hedeflere giden yolda maddi, manevi, siyasi ve toplumsal birçok sorunla karşılaşan, aileleri köyde yaşamak zorunda olduğu için koca şehirlerde yapayalnız kalan erkek çocukları vardır.

Boğaziçi Üniversitesinin Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi'nden edindiğim bir görsel.

Boğaziçi Üniversitesinin Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi’nden edindiğim bir görsel.

Aysel, eski ve yeni arasında kalmış, bir kadın olarak hem profesörlük kadar yüksek bir unvana sahip olabilmenin yanında evlenip bir aile kurmuştur. (Bu arada Türkiye’deki kadın akademisyen oranı için de şu makaleye göz atmanızı öneririm.) Ancak gene de tüm hayatı boyunca içinde bir şeyler eksik kalmıştır. Her zaman doğru ve etik olanı yapmak için çabalayan Aysel, kocaman bir kadın olduğunda, bugüne kadar hiç serbest bırakmadığı gerçek arzu ve hormonlarını serbest bıraktığında bir öğrencisiyle cinsel ilişkiye girmiştir.

Sonuç olarak bunu yaptığı için hayatına son vermek isteyen Aysel bu koca hayatı ne için yaşayıp nasıl bitirmesi gerektiğini sorgulamıştır. Fakat koca bir intihar kitabı olma özelliğini taşıyan bu eserin sonunda Aysel intihar edemez ve evine geri döner. Bizse Türkiye gerçeklerini iyi bir gözlemci gözüyle seyredip iyi bir anlatıcıdan okumuş oluruz.

Ölmeye Yatmak Alıntıları

“Ölmeye yatarken ölümle savaşmak gerekeceğini düşünmemiştim” – Sayfa 8

“Yalnızız. Çoğalana dek birlikte olmalı…” – Sayfa 52

“Çıplakken bir matbaa işçisini bir öğrenciden, bir efendiyi bir uşaktan, bir zorbayı bir aşıktan nasıl ayırt edebilirsiniz?” – Sayfa 69

“Toplumculuğun en ileri aşaması insanı bir kişi yapmaktır.” – Sayfa 198

Kaynakça

Ağaoğlu, Adalet. (2020). Ölmeye Yatmak

14-15. Baskı. Everest Yayınları, İstanbul.

https://maiotik.com/turkiyedeki-kadin

https://dergipark.org.tr/tr/pub/fsmia/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Adalet

Ölmeye Yatmak İncelemesi
  • Anlatı
  • Kurgu
  • Biçem
  • Atmofer
4

Kısaca Görüşüm

Türkiye’nin çarpıcı gerçeklerinin bir kadının gözünden anlatıldığı, bu gerçeklerin bir kadının üzerinde yarattığı psikolojik gerilimin ortaya konduğu önemli bir eser Ölmeye Yatmak.

Yorum Yaz