Ateşten Gömlek romanının incelemesini buradan dinleyebilirsiniz.
İçerik Özeti
Kurtuluş Savaşı’nın gerçekleştiği yıllarda kaleme alınan, bu yüzden o güne ilişkin hisleri o günün bakış açısıyla anlatan Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek romanını inceleyeceğiz.
Kitap Hakkında Bilgiler
ISBN: 9789750723322
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 224
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 12.5 x 19.5 cm
Halide Edip Adıvar Kimdir?
Halide Edip Adıvar, 1884 yılında Abdülhamit döneminde üst düzey memur bir babanın ve duyarlı bir annenin kızı olarak dünyaya geldi. Henüz çok küçükken verem nedeniyle annesini kaybetti. Amerikan Koleji’nde eğitim gördü ve bu okulu bitiren ilk Müslüman kadın oldu. Mezuniyetinin ardından aynı okulda matematik öğretmeni olarak görev yapan Salih Zeki Bey ile evlendi.
Evliliği boyunca eşine yazdığı eserlerde yardım etti. Sherlock Holmes’ten çeviriler yaptı ve bu yıllarda Emile Zola’ya hayranlık duymaya başladı.
1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla çoğunluğu anlatı olmak üzere sayısız yapıt üreteceği profesyonel yazın yaşamına başladı. Ancak yazarlığı meslek olarak yapmaya başladığı bu yıllarda kadın haklarıyla ilgili yazdıkları nedeniyle ölüm tehditleri aldığı için bir süre Mısır ve İngiltere’de yaşamak zorunda kaldı. İngiltere’de kaldığı süre boyunca seçkin gazeteciler ve düşünürlerle ilişkiler kurdu. Nitekim bu ilişkiler gelecekte milli mücadelede Türkiye’de yaşananların yabancı basına doğru aktarılması konusunda da büyük bir destek sağlayacaktı.
1909’da Türkiye’ye döndü. Eşi Salih Zeki Bey ikinci bir kadınla evlenmek isteyince ayrıldı ve kadın haklarını savunan sivil toplum örgütlerinde yer aldı. Çağdaş eğitim kitaplarını Türkçeye çevirdi. Türk Ocakları aracılığıyla Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Hamdullah Suphi gibi insanlarla Turancılık düşüncesine sempati duymaya başladı.
I. Dünya Savaşı boyunca eğitimle ilgili üst düzey memurluklarda bulundu ve aile doktorları Adnan Adıvar ile evlendi.
Millî Mücadele sırasında önce daha fazla kan dökülmesini istemediği için Amerikan Mandasını destekleyen bir tutum sergilese de bu düşünce Sivas Kongresi‘nde tartışılıp kesin bir biçimde reddedilince Mustafa Kemal’in yanında yer tuttu ve memleketin dört bir tarafında yaptığı ses getiren konuşmalarla Anadolu kadınını yüreklendirdi.
Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’in yazı işleriyle ilgilendi. Atatürk’ün de desteğiyle Yunus Nadi’yle birlikte Anadolu Ajansı‘nın kurulmasına ön ayak oldu. Bu sayede hem Anadolu halkı savaştan haberdar edildi hem de bir halkın kurtuluş mücadelesi önceki tanışıklıkların da etkisiyle dünyaya duyuruldu.
Kurtuluş Savaşı’nın ardından İstiklâl Madalyası’yla ödüllendirilen Halide Edip için işler özellikle çok partili yaşama geçiş denemesinde muhalefet partisi olarak ortaya çıkan Terakkiperver Cumhuriyet Fırka’sında eşinin aldığı rol nedeniyle pek iyi gitmedi ve kocasıyla birlikte yurt dışına taşınmak zorunda kaldı. İngiltere ve Fransa’da uzun yıllar ikamet etti. Dünyanın birçok yerinde, saygın üniversitelerde, bir dizi konferanslar verdi ve 1939 yılında ancak Türkiye’ye dönebildi.
1950’de Demokrat Parti’den İzmir milletvekili olarak seçilen Halide Edip, 1954’de siyaseti bırakmasının ardından 1955’de eşini kaybetti ve bu acı onu derinden sarstı. Tarihler 1964 yılını gösterdiğindeyse böbrekleri yetmemeye başladı. Yaşama gözlerini yumma sırası artık ona gelmişti.
Bu incelemede onun en çok bilinen eserlerinden Ateşten Gömlek romanını inceleyeceğiz. Önce romanın özetini sunalım.
Ateşten Gömlek Özeti
Roman, işgal sırasında kocası öldürülen Ayşe’nin İstanbul’daki halasının yanına gelmesiyle başlar. Halasının Peyami adında bir oğlu ve Peyami’nin de genç bir zabit olan İhsan adında bir arkadaşı vardır. O sırada İstanbul’da İngiliz ya da Amerikan mandasını kabul etme düşüncesi hakimdir. Ayşe bu fikre karşı çıkmaktadır. Halasının evinden ayılır. Peyami ve İhsan ile İstanbul’da da yanmaya başlayacak olan Millî Mücadele ruhunu ateşler ve yer yer öğretmen yer yer hemşire olarak çalışacağı Anadolu’ya geçerler.
Peyami de İhsan da Ayşe’ye âşık olacaklardır. Bu sırada Kuva-ı Milliye güçleri düzenli ordu biçimine getirilmeye çalışılmakta ve çetelerle ordu arasında çıkan sürtüşmeler anlatılmaktadır.
İhsan ve Ayşe cephede yaşamlarını yitirirler ancak Peyami kafasında kalan bir kurşunla tedaviye alınır.
Ateşten Gömlek Konusu
Roman, Peyami’nin kafasındaki kurşun nedeniyle yer yer kafası karışsa da hasta yatağında Kurtuluş Savaşı boyunca yaşananları anlatması biçiminde ilerler. Roman boyunca milli mücadelenin nasıl ateşlendiği, Kuva-ı Milliye’den düzenli orduya geçiş süreci ve en çok da kurtuluş mücadelesi verirken bu ülkenin “Bu ıssız Anadolu mezarlıklarında ne kadar sevgili bıraktığını” anlatır.
Ateşten Gömlek Alıntıları
Kitapta erkek dünyasına ilişkin bir kadın duyarlığıyla yazılmış harika ve doğru belirlemeler var.
“Ben korktum zannediyorum, dedim. Cemal gülerek:
– Ben de, dedi ve bunu söylediği için onu daha çok sevdim. Çünkü hayat bana en korkak adamların iddia ile cesaretten bahsedenler olduğunu öğretti.” – Sayfa 19
Bunun dışında roman biraz da Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatmak gibi bir sorumluluk taşıdığı için tezli yerleri de var ve buralarda azınlıklarla ilgili bir sitem de yer alıyor.
“Yalnız içimizde, ırkan Türk olmadığını Mütareke’den sonra gelen bir nevi ilhamla anlayanlar bu işe dahil olmuyorlar, onlar Ermeni ve Rum kardeşleriyle beraber…” – Sayfa 24
Roman savaş bittikten sonra değil tam da savaş döneminde yazıldığı için bu bakış açılarını ve dönemin gündemini iyi incelemek gerekiyor. Bir taraftan Halide Edip, toplumda kadına bakıştaki hâkim görüşü de eleştiriyor. Kadınların bir yerden bir yere bırakılan bir varlık olmasından sıkıldığını, aman incinmesin aman zarar görmesin diyerek sürekli kendi adlarına kararlar alınmasından bıktığını ve fazlasını yapabileceklerini şöyle anlatıyor.
“Ben, yalnız benim çekeceğim kadarını değil, daha fazlasını bana yüklemek isteyenleri, elimden tutup ateşe sürükleyenleri severim.” – Saya 88
Ateşten Gömlek Romanının Genel Değerlendirmesi
Romanda anlatıcı olarak kafasında bir mermiyle yatmakta olan Peyami’nin seçilmesi anlatıyı kurgusal bir düzlemden alarak neredeyse o yıllara tanık olan bir belleğin anıları biçimine getirmiş ve bu, okurun da anlatılanların gerçekliğine ikna olmasında olumlu bir tercih olmuş. Ancak romanın anlatıcısı olan Peyami’nin çok zayıf bir karakter olarak çizildiğini ve romanda kimi mekanlardaki varlığının gerekçesinin çok anlaşılmadığını belirtmek gerekir.
Sanat büyük toplumsal olaylarda kimi zaman çeşitli görevler de üstlenir. Ateşten Gömlek romanı da aynı zamanda kurtuluş yıllarını anlatma amacı güttüğünden yer yer kurgusal düzlemden ayrılarak tezli bir romana dönüşse de Halide Edip bunu yaparken anlatıdan çok uzaklaşmamaya çalışmış.
Belki roman türü o yıllarda henüz içselleştirilmemiş bir tür olduğundan Peyami’nin, İstanbul’da Ayşe’den iz ararken vapurda ona ulaşacak bir insanla karşılaşması gibi aşırı tesadüfler var. Dili ise gerçekten çok ağır ve fazla adıl kullanıldığı için akıcı bir okuma vadetmiyor.
Ancak bütün bunlara rağmen romanın kurtuluş savaşının gerçekleştiği yıllarda yazılmış olması bize o günün bakış açısına sonradan değil de o gün ulaşmamızı sağlayan benzersiz bir deneyim sunmakta.
Kaynaklar
Ateşten Gömlek İncelemesi - Halide Edip Adıvar
Kısaca Görüşüm
Savaştan sonra değil de savaş sırasında yazıldığı için dönemin duygularını ve savaşın nasıl hissedildiğini anlamak için kusurlarına rağmen çok önemli bir roman.