Jack London’ın Ademden Önce kitabının incelemesini buradan dinleyebilirsiniz.
İçerik Özeti
Yazıda Jack London tarafından yazılan Ademden Önce kitabını bugünün bakış açısıyla incelemeye çalışacak, dikkatimizi çeken bölümlerini paylaşacağız.
Kitap Hakkında Bilgiler
Çevirmen: Pınar Kür
Yayın Tarihi: 02.04.2019
ISBN: 9789750740145
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 152
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 12.5 x 19.5 cm
Ademden Önce, rüyasında insanlığın ilk dönemlerinde, henüz ateşin bulunmadığı zamanlarda yaşadığını gören bir gencin ağzından acımasız, vahşi, yalnızca güçlülerin hayatta kaldığı ilkel dünyadan ve büyük yırtıcılardan korunmak için ağaç tepelerinde ya da dik uçurumlardaki mağaralarda uyumak zorunda kalan, konuşamayan, çıkardığı seslerle anlaşan insanın hikayesini anlatır.
Yazar, dünyaya ilk kez gelmek diye bir şeyin olmadığı görüşüne sahip. Romanı oluştururken de temel aldığı düşünce bu. Kendisinin görmüş olduğu sayısız anlamsız rüyayı ancak yetişkin bir üniversiteli olduktan sonra anlamaya başlaması da tam olarak bunu fark ettikten sonra oluyor zaten.
Yazar rüyalarında gördüğü milyonlarca yıl önce yaşamış Kocadiş’in aslında yavrularından birinin beyin dokusuna kendi yaşamının tüm izlerini aktardığını bunun da kalıtımsal yolla kendisine kadar geldiğini ve yine tüm bunları rüyalarında yeniden yaşadığını anlatıyor(1).
Buraya kadar ilginç gibi görünse de eminim Jack London günümüzde yaşasa bu kitabı ya kaleme almaz ya da başka türlü yazma yoluna giderdi. Zira bilim kendisinden bu yana çok yol kat etmiş durumda. Yine de yapmaya çalıştığı ve kurgusunu oturttuğu bu teknik benim gibi sıradan bir okur için takdiri hak etmekte.
Ademden Önce Konusu
Ademden Önce romanında aynı dönem içinde üç farklı nesil anlatılmış: En ilkel olan ağaç adamları, onlara nispeten daha ileride olan ve mağaralarda barınabilen kahramanımızın ahalisi ve en çağdaş yapıya sahip ateş adamları. Adlarından da anlaşılacağı üzere ateş adamları ateşi bulmuşlar. Ateşi daha çok silah olarak kullanmaktalar.
Kahramanımızın gözlemlerinden anladığımız bu en azından. Pişirme veya ısınma için ateş kullanılmıyor. Bu üç nesil aynı dönemde yaşayıp mekânsal olarak birbirlerine çok yakın olmalarına rağmen kültürel hiçbir etkileşimde bulunmuyorlar. Birbirlerini öldürüp yok etmek güdülerini, öldürdükten sonra yemek ile taçlandırıyorlar. Bu bakımdan yamyamlar.
Kızılgöz, romanda kimsenin gücünün yetmediği, en vahşi karakter. Defalarca içinde yaşadığı toplumun huzurunu bozuyor, birçok insana da ya zarar veriyor ya da öldürüyor. Tam burada başkahramanımız toplumsal bir birliktelik olmadığından Kızılgöz’ü cezalandıramadıklarından söz ediyor ama aynı toplum ateş adamlarının veya kaplanın saldırısına uğradığında, birlikte taş atıp püskürtmeyi akıl edebiliyor.
Romanın sonunda Kızılgöz’ün ateş adamlarına kendisini kabul ettiriyor olması ise farklı toplumlar arasındaki nadir geçişlere delalet ediyor. Ama 150 sayfa boyunca başkahramanız -ki kendisi zeka olarak Kızılgöz’ün çok üstünde- bunu akıl edemiyor.
Anlatıcı içinden çıkamadığı çoğu yerde tam hatırlamıyorum gibi söylemlere yönelmiş. Ben rüyalarımı ardışık görmüyordum ama sizler için derleyip mantıksal bir sıralama yaptım demiş. Burada anlatmaya çalıştığı döneme dair çok az hazırlık yaptığı, ön bilgilerinin bu romanı yazmaya yetecek düzeyde olmadığına ilişkin kaygılarım var.
Yalnızca belli başlı seslerle anlaşabilen varlıkların romanın başından sonuna hiçbir ilerleme kaydedememesi ve sonunda kültürel bir baskınla yok olup gitmeleri de başlıca bir sorun. Yönetimsel bir yapının gelişmediği bu evrede iki arkadaş nice maceralara çıkıyor, düştükleri zorluklar karşısında mantıklı ve insani olanı seçmek gibi demokratik bir yol izleyebiliyor ama toplumsal düzeyde bunu gerçekleştirmek hiç akıllarına gelmiyor.
Yazarın onlarca yıl evveli işlediği romanında kadına şiddete değinmesi ise çok mutlu etti beni. Aradan geçen yüzyıllara rağmen “Erkeğin eşini öldürdüğü tek hayvan türü insandır.” cümlesinin geçerliğini hala koruduğuna tanıklık etmekten ar duysak da gerçeği değiştiremiyoruz.
Ademden Önce kitabına ilişkin olumsuz bir tablo çizmiş gibi görünebilirim ancak başta dediğim gibi yazar günümüzün bilimsel bilgisiyle otursaydı masanın başına, başka bir yapıt ortaya çıkarırdı. Bu kitabın neden okunması gerektiğine ilişkin sorunun yanıtını ise Calvino’nun Klasikleri Niçin Okunmalı? adlı yapıtında bulabilirsiniz.
Jack London Kitapları
Romanları
- Buzun Çocukları
- Vahşetin Çağrısı
- Deniz Kurdu
- Oyun
- Beyaz Diş
- Adem’den Önce
- Demir Ökçe
- Martin Eden
- Yanan Gün Işığı
- Macera
- Kızıl Veba
- Şampiyon
- Ay Vadisi
- Elsinore’da İsyan
- Yıldızlar Korsanı
- Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
- Sevgili Jerry
- Katıksız Sevgi
- Beyaz Diş
- Suikast Bürosu
Hikayeleri
- Adem’den Önce Balık Devri Hikayeleri
- Tasman Kaplumbağaları
Anıları
- Demiryolu Serserileri
- Bir Alkoliğin Anıları
Kaynaklar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Jack_London
https://maiotik.com/klasikleri-nicin-okumali/
Dipnot 1: Editörün Notu
Jack London’ın Ademden Önce romanına ilişkin bu açıklaması günümüzün popüler oyun firmalarından Ubisoft’un çıkarmış olduğu Assassin’s Creed serisinin çıktığı temel bilim kurgu ögesini izah eder nitelikte. Bir sonraki incelemede görüşene dek kendine iyi bak okur. Kitap incelemeye devam edeceğiz.
Hatta yaşamımız boyunca okuduğumuz her kitabı buraya eklemek gibi bir düşümüz var. Zaman buldukça yazıp yazıp yükleriz.
Ademden Önce İncelemesi
KISACA GÖRÜŞÜM
Yazar, anlattığı döneme ilişkin çok çalışmamış gibi görünmekle birlikte, romanın küçük kurgusal hataları olsa da bellek açıcı bölümleri ve klasik olması nedeniyle okunmaya değer bir kitap.