İncelemeyi buradan dinleyebilirsiniz.
İçerik Özeti
Roman yazarı ve düşünür Milan Kundera’nın roman türü üzerine düşüncelerini paylaştığı Roman Sanatı kitabını inceleyeceğiz.
Kitap Hakkında Bilgiler
Çevirmen: Aysel Bora
Orijinal Adı: L’art du roman
ISBN: 9789750732904
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 188
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
Boyut: 13.5 x 19.5 cm
Milan Kundera Kimdir?
Orta halli müzisyen bir babanın ve eğitimci bir annenin oğlu olarak 1929’da Çekoslavakya’da dünyaya gelen Milan Kundera, lise ve üniversite eğitimini de aynı ülkede tamamlıyor. Üniversitede yazınsal yapıtlar ve estetik üzerine eğitim gördüğü sırada film akademisine geçiş yapıyor ve iki de makale yazıyor ancak politik baskılar nedeniyle bırakmak zorunda kalıyor.
Politik anlamda çalkantılı bir yaşamı olan Milan Kundera II. Dünya Savaşı’ndan sonra komünist partiye üye oluyor ancak partiden atılıyor. Sonra yeniden girmeyi başarsa da tekrar atılması uzun sürmüyor. Bardağı taşıran son damlaysa Rusların 1968’deki işgalinden sonra Prag Müzik ve Sanatlar Akademisinde’ki görevinden alınması oluyor. Kundera, Fransa’ya taşınıyor. 1979’da Gülüşün ve Unutuşun kitabının yayımlanmasıyla Çekoslovakya Hükümeti Milan Kundera’yı vatandaşlıktan da çıkarınca 1981 yılında Fransa vatandaşı oluyor.
Bundan sonraki yapıtlarının çoğunu Fransızca kaleme alan ve tüm akademik yaşamını Fransa’daki bir üniversitede geçiren yazar, son varoluşçu olarak anılıyor ve biraz da babasından ötürü çocuk yaşta öğrendiği piyano sayesinde elde ettiği müzik bilgisini romanlarında da kullanarak anlatısının ritmini müzikte öğrendiği tekniklerle yapılandırıyor.
Roman Sanatı’nın Özeti
Roman Sanatı, Milan Kundera’nın daha önce çeşitli konferans ve ödül törenlerinde yaptığı beş konuşmadan, romanları üzerine Christian Salmon’la gerçekleştirdiği bir röportajdan ve çok ilgi çekici bulduğum Kundera’nın sözcüklere yüklediği anlamları açıkladığı kısa bir sözlükten oluşuyor.
Toplam yedi metinden oluşan kitabın ilginç yanı farklı zamanlarda ve farklı yerlerde kullanılmış olmasına rağmen metinlerin sonradan bir araya getirilmiş gibi durmaması. Bunun nedeni Milan Kundera’nın bu röportajları ve konuşmaları yaparken başından beri bunları bir kitapta birleştirme düşüncesiymiş.
Roman Sanatı’nın Konusu
Roman sanatının konusundan söz edecek olursak Milan Kundera’dan alıntılayarak şöyle başlamak gerekiyor:
“Romanın ruhu karmaşıklıkların ruhudur. Her roman, okuyucusuna şöyle der: ‘Durumlar senin düşündüğünden karışık.’” – Sayfa 29
Milan Kundera, romanın doğuşunun Tanrı’dan şüphe edilmeye başlanmasıyla gerçekleştiğini söylüyor.
“Tanrı, kainatı ve değerler düzenini yönettiği, iyiyi kötüden ayırdığı ve her şeye bir anlam verdiği yeri yavaş yavaş terk ederken Don Kişot evinden çıktı ve artık dünya tanınmayacak hale geldi. Dünya, ilahi yargıcın yokluğunda birden kuşku verici bir bulanıklığın içinde kaldı; tek ilahi gerçek, insanların paylaştığı yüzlerce görece değer halinde parçalandı. Böylece modern çağın dünyası, onunla birlikte de yansıması ve modeli olan roman doğdu.” – Sayfa 18
Kitap, roman türünün tarihsel gelişimi üzerine odaklanıyor ve temel metinlere gönderimde bulunarak romanın geçirdiği tarihsel kırılmaları ortaya koyduktan sonra Milan Kundera’nın roman türü üzerine düşüncelerini ele alıyor.
Özellikle anlatı metinlerinin yalnızca kendinden hareketle anlaşılması gerektiğini, anlatı metnini anlamak için genel bilgiler dışında yeni ve ayrıntılı bilgiler edinmek zorunda kalınmaması gerektiğini söylüyor Kundera. Söz gelimi İspanya tarihini bilmeden de Don Kişot’u okumaktan keyif alınabileceğini yalnızca şövalyelik, şatolar ve kaleler hakkında insanın bir fikrinin olmasının yeterli olacağını vurguluyor.
“Romanlarınızı anlamak için Çekoslovakya tarihini bilmeye gerek var mı?” diye soran Christian Salmon’a da romanlarının kendi kendini anlattığını böyle bir şeye gereksinim olmadığını söylüyor. Bu bize Milan Kundera’nın metni yazarın yaşamıyla ve yaşadıklarıyla açıklayıp yorumlayan Freudyen bakış açısına da karşı olduğunu sezdiriyor.
Romanın Cervantes’le başladığını ve temel öğelerinden birinin de macera olduğunu ısrarla belirten Kundera romanın bu özelliğinden kopmasını çok doğru bulmuyor ve bu durumu “Ben, Cervantes’in reddedilen mirası dışında hiçbir şeye bağlı değilim.” diyerek özetliyor. Her alanda olduğu gibi roman türünde de aşılmaması gereken sınırlar olduğunu belirtiyor.
“Aşılmaması gereken antropolojik sınırlar vardır, söz gelimi belleğin sınırları. Okumanız bittiğinde başlangıcı hatırlayacak durumda olmalısınız. Yoksa roman şekilsizleşir. Yapısal açıklığı bulanıklaşır.” – Sayfa 74.
Roman Sanatı’nın Alıntıları
Kundera’ya göre,
“İnsan kendisine sorulmadan, kendi seçmediği bir vücuda hapsedilerek doğar ve ölmek onun kaderidir. Buna karşılık, dünya uzamı ona sürekli bir kaçış imkânı sağlamaktaydı. Bir asker ordudan firar edebilir ve komşu ülkelerden birinde yeni bir hayata başlayabilirdi. Bizim yüzyılımızda ise dünya apansız etrafımıza kapanmıştır. Dünyanın tuzağa dönüşmesinde dönüm noktası hiç kuşkusuz (tarihte ilk defa) Dünya Savaşı adı verilen 1914 Savaşı olmuştur. – Sayfa 35
Benzer bir şeyi Stefan Zweig da söyler: “1914’ten önce yeryüzü herkesindi.” der. Ancak o tarihten sonra sınırlar belirginleşmiştir. Ülkenizden çıkabilmek için bir pasaporta, başka bir ülkeye gidebilmek için de mantıklı bir gerekçeye ve vizeye gereksiniminiz vardır. Başınızı alıp gitmek eskisi kadar kolay olmadığı gibi, iletişim araçlarının gelişmesiyle bir yerden kopmanız da olanaklı değildir. Yeryüzünde olan her olay artık sizi ilgilendirir.
Kundera’ya göre biraz da bu nedenle romanlar yazmak gerekir çünkü tarih yazarlığı toplumun tarihini yazmaktadır, insanınkini değil. Roman biraz da başını alıp gitmek isteyen bu insanı anlatır. Ancak roman da çıktığı günden bu yana epeyce değişmiş bazı değişimler de olumsuz yönde olmuştur. Kundera, romanın günümüzdeki durumunu şöyle özetler:
Roman (kültürün tümü gibi) gitgide kitle iletişim araçlarının eline düşmüştür; bunlar, gezegen tarihinin birleştirilmesinin memurları olduklarından indirgeme sürecini genişletip yönlendirir; bütün dünyaya daha çok insan tarafından, herkes tarafından, bütün bir insanlık tarafından kabul edilebilecek basitleştirmeleri, klişeleri yayarlar. – Sayfa 28
Oysa roman yeniliğin, belirsizliğin, farklı bakış açılarının ve çok anlamlılığın örneğidir. Bu nedenle Kundera “Eğer romanın gerçekten ortadan kalkması gerekiyorsa bu onun gücünün tükenmesi yüzünden değil, kendisine ait olmayan bir dünyada bulunması yüzündendir.” der.
Roman Sanatı’nın Genel Değerlendirmesi
Gürsel Korat, Kurmaca’nın Yapısı adlı kitabında resim sanatında perspektifin bulunuşunun insan düşüncesini ve sanat tarihini baştan aşağı değiştirdiğini söylüyordu. Çünkü insan ilk defa perspektif sayesinde farklı bakış açılarının farklı sonuçları olduğunu keşfetti ve çok boyutlu düşünmenin farkına vardı. Tolstoy, bu nedenle ilk defa Savaş ve Barış’ta karşı tarafı da romanına konu etti ve insan empatik düşünmeyi öğrendi. İşte roman bu kırılmayla birlikte kimliğini buldu.
Ancak gittikçe keskinleşen ve varlığı sınıflayıp etiketlemek konusunda çılgınca bir istek duyan günümüz dünyasında romanın çok bakış açılı, tek bir haklı belirlemeyen, belirsiz ve gri hali beklentilere uymuyor, bu nedenle roman tarihinin sonunun gelmiş olabileceği düşünülüyor.
Kendi adıma hiçbir zaman bir son olduğunu düşünmüyorum. Roman bilindik anlamda eskisi kadar büyük tarihsel kırılmalar yaşamayacak olsa ve bu anlamda sonu gelmiş gibi görünse de evrileceği yeni şeyi de merakla zamanın bize göstermesini bekliyorum.
Milan Kundera’nın Roman Sanatı’nı da yazınsal anlamda düşünsel bir arkaplan oluşturmak, az da olsa kuramsal bilgi edinmek isteyen her okura öneriyorum. Eğer bir yazarsanız mutlaka okumanız gerektiğini düşünüyorum. Sizi heyecanlandıracak ve yol gösterecek çok şey bulacağınızdan eminim çünkü Kundera işin felsefesinden ziyade deneyiminden hareketle bir öğretmen gibi size uygulamaya dönük önerilerde bulunuyor.
Bir sonraki incelemede görüşene dek kendinize iyi bakın diyor ve içeriği Roman Sanatı’ndan çok hoşuma giden bir alıntıyla sonlandırıyorum.
“Hayat nedenlerin, sonuçların, başarıların ve başarısızlıkların sıralandığı pırıl pırıl aydınlık bir yörünge gibi görünür ve insan, sabırsız bakışlarını davranışlarının nedensel sıralanışına dikerek ölüme doğru çılgınca koşusunu daha da hızlandırır.”
Biraz yavaşlayalım. Görüşmek üzere.
Kaynaklar
https://www.everestyayinlari.com/
Roman Sanatı İncelemesi - Milan Kundera
Kısaca Görüşüm
Milan Kundera’nın Roman Sanatı’nı da yazınsal anlamda düşünsel bir arkaplan oluşturmak, az da olsa kuramsal bilgi edinmek isteyen her okura öneriyorum. Eğer bir yazarsanız mutlaka okumanız gerektiğini düşünüyorum.