Albert Camus’nun Yabancı romanının incelemesini buradan dinleyebilirsiniz.
İçerik Özeti
Albert Camus’nun yaşamından ve önemli yapıtlarından söz ettikten sonra Yabancı romanının özetini sunacak ve romana ilişkin genel bir değerlendirme yapacağız.
Kitap Hakkında Bilgiler
Çevirmen: Belgin Çınar
Orijinal Adı: L’étranger
ISBN: 9786059479318
Dil: Türkçe
Sayfa Sayısı: 136
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kuşe Kağıt
Boyut: 20 x 27 cm
Yabancı hem karakterleri hem de konusuyla sıra dışı bir kitap. Özellikle Albert Camus’nun yaşama ilişkin düşüncelerinin de etkisiyle yalnızca yazınsal bir iş olmaktan çıkarak felsefi bir boyut da kazanan bir klasik. Kitabın özetine ve değerlendirmesine geçmeden ilk olarak Albert Camus’dan söz edelim.
Albert Camus Kimdir?
Albert Camus, geride bıraktığımız yüzyılın tüm büyük talihsizliklerini yaşamış bir yazar. I. Dünya Savaşı’nın içine doğan, II. Dünya Savaşında gençliğini yaşayan, dünya henüz normalleşmeden 1960 yılında 46 yaşında dünyadan ayrılmış bir insan.
Cezayir doğumlu Albert Camus, her ne kadar varoluşçu ya da absürdist olarak tanımlansa da aslında bu iki felsefi akımın içinde de yer almamakta, çağdaşlarından ayrık bir yerde durmaktadır. Albert Camus, varoluşçular kadar umutlu, nihilistçiler kadar hiççi değildir. Dünyanın saçma olduğunu düşünür ancak diğer absürdistler kadar anlamsız da bulmaz.
Yunan mitolojisinden yararlanarak kurduğu Sisifos Söylemi’nde anlatıldığı üzere Sisifos, bir kayayı yuvarlaya yuvarlaya bir dağa çıkarmaktadır ancak kaya tam tepeye ulaşacakken aşağı düşmektedir. Sisifos tekrar aşağı inip kayayı tepeye doğru yuvarlamaya başlamaktadır. Bu sonsuza kadar böyle sürer. Sisifos kayayı asla tepeye çıkaramayacaktır. Absürdistler ölümün olduğu bir yaşamdaki insanı Sisifos’a benzeterek insanın çabasının anlamsız olduğunu belirtirler. Ancak Albert Camus, sonu kayanın tekrar aşağı yuvarlanması olsa bile insanın kayayı yukarı çıkarmak için didinip duruşunu bir başkaldırı olarak görür ve bu başkaldırıyı insanın yüreğini doldurmaya yetecek bir eylem olarak tanımlar.
Ben normalde sanatın herhangi bir görevi olmadığını yalnızca estetik amaçla yapıldığını düşünürüm. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında insanlığın yıkılmış benliğini yeniden yapılandırmak için toplumsal amaçla yazılmasa bile hatta bir o kadar bireysel olsa bile Albert Camus kitaplarının insanlığın yaşayakalması için bir yöntem oluşturduğunu görmek olanaklıdır.
Albert Camus Kitapları
Nobel ödüllü, Albert Camus’nun öykü, deneme, mektup ve oyun gibi türlerde çokça yapıtı var ancak ününü Yabancı‘nın da arasında olduğu romanlarıyla kazanmıştır. Dilimize çevrilmiş kimi de öldükten sonra yayımlanmış ünlü romanları sırasıyla aşağıdaki gibidir:
- Yabancı
- Veba
- Düşüş
- Mutlu Ölüm
- İlk Adam
Yabancı Özeti
Kitap, iki bölümden oluşur. İlk bölüm Meursault’un annesinin ölümü ve karakterlerin yapılandırıldığı olayları kapsarken ikinci bölüm ise Meursault’un tutuklanmasıyla devam eder.
İlk Bölüm
Kitabın ilk bölümünde, Meursault’un annesi bu dünyadan göçer ve her şey de bu ölümle başlar. Meursault, annesinin bakım masraflarını karşılayamadığı için onu bir bakımevine yatırmıştır. Annesiyle çok fazla konuşmayan Meursault bakımevimden aldığı telefonla annesinin öldüğünü öğrenir ve cenazesine katılmak için bakımevine gider.
Annesinin öldüğü günden hemen sonraki günse Meursault, iş yerinden tanıdığı Marie adındaki kızla randevulaşır. Onunla yüzer, sinemaya gider ve sonra eve dönüp sevişir. Ertesi gün ise aynı apartmanda oturduğu Raymond ile tanışır. Raymond, Mersault’a Marie ile birlikte arkadaşının (Masson) sahildeki evlerine gitmeyi teklif eder. Meursault bu teklifi kabul eder. Sahile gittikleri gün Marie yüzerken Meursault’a kendisini sevip sevmediğini sorar. Meursault ise emin olmadığını söyler ancak evlenmelerinde de bir sakınca olmadığını belirtir. Marie, Mersault’un bu doğal davranışından etkilenir.
Ardından Masson, Mersault ve Raymaond sahilde yürüyüşe çıkarlar. Raymond’un daha önce patakladığı düşmanlarını görürler (Arap’lar). Sahilde tekrar kavgaya tutuşurlar. Raymond, ağzı ve elinden bıçaklanır. Bir süre sonra Meursault yürüyüş yapmaya tek başına sahile çıkar ve öğlen kavga ettikleri Arap’ı görür. Birbirlerine bakarlar. Meursault güneşin Arap’ın cebinden görünmekte olan bıçağı aydınlattığını görür. Onu parlayan bir kılıç olarak tasavvur eder. Öğle güneşi Meursault’u bunaltmaktadır. Aynı annesinin gömüldüğü günkü gibi bir sıcak ve onun getirdiği baş ağırsını hisseder. Bunun üzerine Raymond’ın verdiği silahı çıkarır ve Arap’a bir el ateş eder. Bir süre duraklar ve dört el daha ateş eder.
İkinci Bölüm
İkinci bölüm, suçun işlendiği anın sonrasındaki olayları konu alır. Mersault tutuklanarak hapishaneye konur. Bir avukat istemediğini belirtmesine rağmen davasına bir avukat atanır. Avukata göre Meursault giyotinle idam edilmek şöyle dursun birkaç sene yatıp çıkacaktır. Meursault davasının görülmesini beklerken hapishanede yaşamaya alışır. İnsanın her şeye alıştığını, uzun süre hapis yatmanın da çok zor olmayacağını düşünür. Yalnızca Marie’yi ya da daha doğrusu Marie özelinde bir kadınla sevişmeyi arzulamaktadır.
Davası görülürken Ray, Masson ve Marrie tanık olarak dinlenirler. Ancak dava boyunca Meursault’un annesinin cenazesinde tek bir damla gözyaşı dökmemiş olması ve soğukkanlılığı cinayetten daha çok konuşulur.
Meursault idama mahkûm edilir. Hücresine döndüğünde papazla görüşmek isteyip istemediği sorulur ancak bunu çok katı bir biçimde reddeder. Ardından papaz gelip onunla konuşmaya çalıştığındaysa çılgına dönerek ona küfürler savurur. Meursault Tanrı’ya inanmadığını ve son saatlerini de bu tarz saçmalıklarla geçirmek istemediğini söylemektedir.
Papaz gittiğinde Meursault annesinin ölmeden önce neden bakımevinde yeni bir sevgili edindiğini ve her şeye yeniden başlama arzunu duyduğunu anlar. Romanın son sahnesinde izlemeye gelen kalabalığa rağmen kendini mutlu ve tutarlı bir insan olarak duyumsar.
Yabancı Konusu
Kitaba göre, “İnsanın yaşamı kendi elindedir ancak tehlikelere de açıktır.” Evet yaşam anlamsızdır ancak Sisifos her seferinde kayayı yukarı çıkarmak için nasıl tekrar tekrar didiniyorsa insan da sonunda ölümün olduğu bir yaşamda bu anlamsızlık içinde tutarlı yaşamak ve yaşamın tek anlamı olan var olmanın ciddiyetinin farkına varmalıdır.
Kitap, özellikle II. Dünya Savaşı ve sonrasında hissedilen umutsuzluk ve anlamsızlık içinde insanlara bir yaşama yöntemi sunmuştur.
Kitap Hakkında Notlar
- Kitap, aynı zamanda Albert Camus’nun da doğum yeri olan Cezayir’de geçmektedir.
- Albert Camus; filozof, yazar ve gazetecidir.
- 1957’de Düşüş adlı romanıyla Nobel ödülüne layık görülmüştür.
- Her ne kadar kendisi karşı çıksa da düşünceleri absürdizm ve varoluşçuluk ile özdeşleştirilir.
- Kitap, İtalya’da (Lo Stoniero) ve Türkiye’de (Yazgı) sinemaya uyarlanmıştır.
Kaynaklar
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1245256
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1162146
https://en.wikipedia.org/wiki/Albert_Camus
https://en.wikipedia.org/wiki/The_Fall_(Camus_novel)
Yabancı İncelemesi
Kısaca Görüşüm
İnsanın yaşamı kendi elindedir ancak tehlikelere de açıktır. Bu anlamsız dünyada anlamlı olan tek şey var olmaktır. Bir klasik.